13 Mayıs 2018 Pazar

Kelam dersinde mucize, olay görüyoruz ama hiçbirinin delili yok. Sadece anlatılıyor bana göre delil yok ?


Kelam dersinde mucize, olay görüyoruz ama hiçbirinin delili yok. Sadece anlatılıyor bana göre delil yok ?
Mucizeler insanı aciz bırakan harikulade hadiselerdir. Normal alışılmış hallerin fevkine çıkılarak gaflet perdesinden bir nebze sıyrılıp akılları ani ve defi olarak cenabı hakla irtibatlandırır.

Peygamberlerle gelen mucizeler, elçilik vazifesi ile gönderilen peygamberlerin tasdikleri ve senetleridir. Mucizeler, vazifesi başındaki resulün tebliğini etkili kılar, peygamberliğe teşebbüs edenlerin veya onu tekzip edenlerin yalanlamalarını hükümsüz hale getirir ve ona tabi olan iman ehlinin imanlarını artırmalarına destek olmaktadır.

Delil kavramı akli ve nakli olarak ikiye ayrılmıştır.

Kuranı Kerimde, hadisi şeriflerde ve bir çok dini metinlerde mucizelerin gerçekliğine dair binlerce nakil olduğu görülmektedir.
Örneğin Peygamber efendimiz (a.s) ın bir gece mescidi haramdan mescidi aksaya yürüyüş mucizesi kuran ı kerimde isra suresinde yer bulmaktadır. Kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu (Muhammed’i) bir gece Mescid-i Haram’dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa’ya götüren Allah’ın şanı yücedir. Hiç şüphesiz o, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir”.    (İsra suresi 1)  Nakli delillerle ilgili olarak kutsi metinlerde bir çok ifadeler yer almaktadır.
                     
Mucizelerin çok sayıda nakli delilleri bulunmakla birlikte akli delilleride bulunmaktadır. Çünkü her bir mucize akla kapı açıp beşeriyeti o noktada hareketlendirip terakki etmelerine kaynaklık etmektedir. Yani mucizeler akıldan uzak kavramlar değildir.
Ayeti kerimede Davut (a.s) için “Ve onun için demiri yumuşattık.” (Sebe’, 34/1011) buyrulmaktadır.
Ayeti incelediğimizde o asrın insanı için demir üzerinde işlem yapmak mümkün olmadığı anlaşılmaktadır. Ve bu, bi mucize olarak addedilmektedir. Beşeriyet davut (a.s) mucizesi ile demirin işlem görme ihtimalini değerlendirmiş ve asırlara bakan süreçlerle gelinen noktada demir hayatın her yerinde kullanılmasına bi yol açmıştır.
Netice olarak ; mucizeler sadece anlatılan ve dilden dile rivayet olan semai şeyler değil beşeriyete yön veren, peygamberleri tasdik eden harikulade hadiselerdir.

Kaynakça;
Nişâne-i tasdîk: Nübüvvet ve risâletlerinin doğruluğunu kavimlerine inandırmak ve kabul ettirmek için Cenâb-ı Hakk tarafından peygamberlere verilen tasdîk alâmeti, burhânı, hucceti olan mu‘cizelerdir ki, izn-i hakla peygamberlerin ellerinde zuhûr etmiş binler hârikulâdelerdir. Asa ı Musa (315)
Demir en büyük bir ni‘­met-i İlâhiyedir.” Evet, nev‘-i beşerin bütün san‘atlarının ma‘deni ve terakkıyâtının menbaı ve kuvvetinin medârı, demirdir. İşte bu azîm ni‘meti ihtâr için, makam-ı imtinân ve in‘âmda, kemâl-i haşmetle, وَاَنْزَلْنَاالْحَد۪يدَ ف۪يهِ بَاْسٌ شَد۪يدٌ وَمَنَافِعُ لِلنَّاسِ diye ferman ediyor. Nasıl ki Hazret-i Dâvud’a(as) en mühim bir mu‘cize olarak وَاَلَنَّالَهُ الْحَد۪يدَ ferman ediyor.  Lemalar (295)
vv

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder