
Üzerinde çok konuşulan fakat ne olduklarını tam anlayamadığımız "kader" ve "insanın tercih hakkı" İslamın ve imanın önemli şartları arasında bulunmaktadır. Peki kimilerine göre lüzumsuz görülen veya inkar edilen kader meselesinin İslam dininde ki yeri ve insana temas eden noktası nedir. ?
Kader ve tercih hakkı İslamın ve imanın hudutlarını göstermektedir.İki meselede insanı iki denge arasında tutmaktadır. Bu iki mesele ilmi, ölçülebilen ve deneysel kavramlardan ziyade vicdanen hissedilen imanın bölümlerindendir.Mesela cezayı gerektiren kötü bir fiile meyil edildiğinde insanın karşısına gerçekte vücudu olmayan ölçülemeyen fakat aklen, kalben ve vicdanen varlığını hissettiği devlet kanunları ortaya çıkar; "Bu fiili yapma yoksa ceza yiyeceksin" der ve insana bir sınır belirler.Kader ve tercih hakkı, bu görünmeyen kanunlar gibi insanın güvenli bir alanda kalmasını sağlamaktadır.
Mümin bütün fiillerini ve nefsini cenabı hakka vere vere son noktada yaptığı kirli işlerin
sorumluluğundan kurtulmaması için "tercih hakkı" karşısına çıkar ona sen bu yaptığın fiilden sorum-mlusun der. Aynı zamanda vesile olduğu iyilikler ile gururlanmaması için her fiile kudretiyle temas eden kader karşısına çıkar; "haddini bil iyiliği yapan sen değilsin , sadece küçük bir tercihin var " der
İşte kader nefsi gururdan , tercih hakkımız ise mesuliyetten kaçmaktan kurtarmaktadır. Bu iki ölçü bir tarafta insanı firavunlaşma yolunda önüne set çekmekte bir tarafta da günahlara rahatlıkla hiç bir mesuliyet kaygısı taşımadan günah işlemesine mani olmaktadır.Bu iki duygunun canlı kalması insanı devamlı güvenli bir alanda kalmasına vesile olmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder